< < Mücadele Yol Ve Yöntemlerinin İktidar Sorunuyla Bağı

Emekçi kitlelerde sosyal yaşam diye bir şey kalmadı. Bu topraklarda kapitalist toplum, kendi tarihinin en büyük ekonomik krizini ve yıkımını yaşıyor.

Yaşanan sadece ekonomik yıkım değil; ekonomik yıkımla bağıntılı sosyal (insani) yıkım da yaşanıyor. Bugün bütün bütüne yaşadığımız, hiçbir emekçi yarınından emin değildir sözünün somutlanmasıdır. Her yoksul, yarına nasıl çıkarım diye düşünür durumda. Koşullar emekçiler için ölümcül. Her şey keskin, her şey uç, her şey son derece şiddetli yaşanıyor. Yumuşak ağız bu durumu anlatamaz.

Bir uçta ölümcül toplumsal sefalet, diğer uçta, bir kaç kişide toplanan devasa servet. Bu tablo, toplumsal eşitsizliğin derecesini gösteriyor. Sınıflı toplumun geldiği yer burası. Kadınların biçimsel eşitlikçi bazı ilerlemelere karşın, gerçek yaşamda toplumsal eşitsizliği en ileri noktada. Eşitsizlik ve eşitsizliğin en uç noktaya varması, sınıf savaşımının, kadınların başkaldırısının biricik kaynağıdır. Toplumsal eşitsizlik, halkın gündelik bilincine yerleşmiştir. Nasıl yerleşmesin, toplumsal eşitsizlik, sınıf ayrımı günlük yaşamın her alanında var ve çok belirgin. Emekçiler, eşitsizliğin yansımalarını, günün her anında, derinden yaşıyorlar. Yine, halk kitleleri, bu toplumda, toplumsal eşitliğin olamayacağının da bilincinde. Halktan insanlarda eşitsizliğe ve bu sınıflı topluma karşı büyük bir öfke birikmiştir. Ve toplumun bu genel durumu, ezilen ve sömürülenlerin gözünü açıyor.

Emekçiler, her geçen gün, sınıf ayrımının bu kadar büyük olduğu, toplumsal eşitsizliğin bu denli derin olduğu bugünkü özel mülkiyet toplumunun daha fazla devam edemeyeceği ve toplumun kendi sonuna geldiğini görüyorlar. Buradan başka bir sonuca daha ulaşıyorlar. Sınıfların varlığı eşitlikle bağdaşmaz. Dünyayı değiştirmek, gerçek eşitliğin sağlanmasının koşuludur. Eşitliğin sağlandığı, insanların refah içinde yaşadıkları bu toplum uğruna mücadele daha çok insana ikna edici geliyor. Bugünkü toplum devam ettikçe bugünkü sonuçları daha boyutlanmış olarak yaşayacağız. Çözüm olarak, sistem değişikliği, ivedi bir görev olarak önümüze gelmiştir.

Bu toplumun bir sömürü toplumu olması, ücretli kölelik sistemi olarak varolması, yarattığı yıkıcı sonuçlar emekçilerin bu toplumun karşısına geçmesini birlikte getiriyor. Bunda olayların eğiticiliğinin büyük rolü var. Birçok insan olaylar sırasında değişiyor. 6 Şubat'ta kapitalist sistemin ve iktidarın yol açtığı büyük katliam, toplumsal felaket, birçok insanın değişimini getirdi. Bolu otel yangını, kapitalizmin herkese zarar verdiğini bir kere daha topluma gösterdi. Son yıllarda insanların değişmesini getiren sayısız olay yaşandı. Sadece bu türden olaylar değil, sisteme ve siyasi iktidara başkaldıran eylemler de halk kitlelerinin değişiminde tartışmasız bir rol oynamıştır. 1 Mayıs Taksim eylemleri, Gezi ve 6-8 Ekim halk ayaklanmaları, sayısız ilerici, devrimci sokak eylemlerinin hepsi, insanlar üzerinde değiştirici, dönüştürücü etki yarattı. Her olaydan sonra daha çok insan, yeni bir yaşam için anti-kapitalist mücadeleye katılıyor.

Tarihsel bir bakışı olmayanlar, Marksist tarihsel gelişme anlayışını kavrayamayanlar, sisteme karşı gelişen eylemleri sadece, ilk sonuçları açısından değerlendiriyor. Halbuki, eylem dizisinin tümü boyunca eylemlere katıldığı için insanların düşüncesi ve tavrı değişiyor. İlerici, devrimci eylemlerin insanlar üzerindeki dönüştürücü etkisi gözardı ediliyor. İnsanların dönüşüme uğraması, bu eylemlerin en önemli sonucu ve eseridir.

Emekçi halk kitlelerinde görülen en önemli değişiklik, geçmişten kopuştur. Kopuş sayısız eylemin sonucudur. Bu demektir ki, kitleler, yeni eylemlere kendi ayaklarında ayakbağı olan geçmişten kopuş gerçekleştirilmiş, değişmiş, farklı bir özne olarak katılıyor. Bu, eski dönemin kapanması ve yeni bir dönemin başlamasıdır. Milyonlar henüz ayağa kalkamamışken, burjuvazi ve burjuva devlet, hükümetler, devrimci öncüyü kuşatıp baskı altına alıyordu. Bu durum büyük ölçüde değişti. Bugün faşizme ve sermayeye karşı savaşan büyük halk kitleleridir. Bugünkü gücüne kavuşan devrimci hareket, mücadeleye daha ileri bir noktadan devam ediyor. Hareketin önündeki görev, iktidarı almak ve toplumu dönüştürmektir.

Toplum iktidarın alınmasıyla, sınıf mücadelesinin yoğunlaşmasıyla dönüştürülür. Proletaryanın sınıf mücadelesi devrimci biçim aldığı zaman sonuç alıcı olur. Mücadele devrimci biçim kazandığında, hızlanır. Devrimci siyasal biçim, sürece itiş veren itici bir güçtür. Devrimci sınıf mücadelesi, bütün bütüne iktidarı ele geçirmeyi hedefler. Emekçilerin sınıf mücadelesi iktidar hedefiyle hareket ettiğinde etkin olur. Burada asıl rol proletaryanın devrimci siyasal partisine düşüyor. Bugün, kitleler her tarafta eyleme geçiyor. Yarın sınıf mücadelesinin daha ileri boyutlar kazanacağı çok açık. Verilen bu büyük mücadelenin, kendi sonucuna varması, partinin, harekete pratik, politik öncülük etmesine bağlı. Yıllarca uğruna mücadele verdiğimiz temel devrimci hedefleri gerçek yapmak için durum çok uygun. Düne göre bugün her şey daha çok bize bağlı.

Önüne iktidar sorununu çözmeyi koymamışsan, iktidarı hedefleyen bütünlüklü, devrimci bir stratejin yoksa, hemen patlayıp sönen bir kıvılcım gibi, basit bir tepkicilikten fazla bir şey yapamazsın. Bu tam da küçük burjuvazinin davranış biçimidir. Bu, ideolojik bir yaklaşım savunusudur. Küçük burjuva hareketler sağlam bir ideolojiye sahip değildir. Sağlam, devrimci gerçek anlamda Marksist-Leninist bir ideolojiden yoksun olduklarından bütünlüklü bir devrimci politik strateji ortaya koyamıyorlar. Devrimci iktidara hazırlanmak, buna göre konumlanmak ve örgütlenmek ideolojiktir.

Temel devrimci hedefleri ilan etmek, en geniş kitleye duyurmak işin ilk adımıdır. Başka adımların bunu izlemesi gerekir. Yeni adımlar, hedefin nasıl gerçekleşeceğine dairdir. Devrimci hedefler, devrimci kitle eylemleriyle hayata geçer. Herhangi bir kitle eylemi değil, devrimci kitle eylemi. İktidar sorununu çözecek olan, devrimci kitle eylemleridir. O halde, devrimci kitle eylemlerinin durumu, iktidarla ilişkisi var. Ve bu ilişkiler içinde anlaşılabilir. Devrimci durum koşullarında, devrimci kitle eylemleri, devrimci komünist parti önderliğinde, iktidar sorununu çözecektir. Yapılması gereken, eylemi daha yüksek biçimi olan ayaklanmaya dönüştürmek, ayaklanmayla da devrimi gerçekleştirmektir. Ne kadar ısrar edilirse edilsin reformistlerin etkisindeki kitlelerle devrimin kilit sorunu olan iktidar sorununu çözemez. Devrimci kitle eylemleri yeni ortaya çıkmadı. Uzun zamandır baskın gelen eylemlerdir. Devrimci kitle mücadelesinin, devrimci sınıf mücadelesinin belli bir tarihi var bu topraklarda.

Kitlelerin devrimci eylemlerinin temel alanları sokaklardır. Fakat sokaktaki mücadele hedefsiz bir anlam taşımaz. İşçi sınıfı ve emekçi halk açısından sokaktaki mücadelenin devrimi, iktidarı hedeflemesidir. Burjuva muhalefet de sokağa çıkıyor, reformist partiler de sokakları kullanıyor. Bizim açımızdan sokağa asıl önemini kazandıran, devrimle, iktidar sorununun çözümüyle bağıdır. Sokaklar, meydanlar doksandan bu yana dünyanın birçok merkezinde devrimci değerlerin yaratıldığı alanlar oldu. Gezi'de 1 Mayıs Taksim eylemlerinde ve daha birçok eylemde yaratılan devrimci değerler toplumun üstünde devrimcileştirici etki yarattı.

Devrimi başarmak, iktidarı ele geçirmek ve toplumu dönüştürmek. Partinin önderliğinde birçok araç çalışma ve eylem yöntemini gerektirir. Bunlardan birisi, Leninist Partinin devrimci kitle çalışması yöntemidir. Devrimci kitle çalışması amaca yönelik birçok kitle etkinliğini gerektirir. Bunlar, kitleler içinde çalışmaları kapsadığı gibi toplu düşünsel ortak politik değerlendirme yapma gibi etkinlikleri de içerir. Devrimci işçiler ve devrimci işçiler partisi, eylem aralarında yapılan eylemleri değerlendirme ihtiyacı duyar. Bu tip toplantı ve etkinliklerin amacı, yeni eylemlere daha güçlü hazırlık yapmaktır. Yürüdüğümüz yol bu bağlamda eylem aralarında mutlaka ele alınmalıdır.

İşçi sınıfı ve emekçi halklar, iktidarı devrimci tarzda almanın diğer bir yolu, devrimci sloganlardır. Devrimci sloganlar, iktidarla, toplumu dönüştürmeyle bağı içinde belirlenmelidir. Kulağa hoş gelen ama içerik olarak boş olan sloganlar değil devrimci içeriği olan sloganlardır sözünü ettiğimiz. Bizim senelerdir ısrarla söylediğimiz, haykırdığımız sloganlarımız var. Hepsi de devrimci içerikli ve işçiyi bilinçlendiren ve doyurucu etkisi olan sloganlardır. Ezilen ve sömürülenlerin her yerde, anti-kapitalist başkaldırı içinde olduğu bugün, sloganlarımız daha geniş kitlelere götürmemizin önemi daha da artmıştır.

Leninist Parti, yeni gelişmeleri karşılayacak görüş, politika ve sloganları üretmede üretkendir. Koşullar değişince, yeni koşullarda proletaryanın mücadele gereksinimini karşılayacak sloganları rahatlıkla ortaya koyma yeteneğine sahiptir. Değişen koşulları, yeni gelişmeleri karşılayan, etkin ve doyurucu şeyleri biz söyleyebiliriz. Burjuvazi gerici statükocu bir sınıf konumunda. Burjuva partileri de aynı konumda. Kapitalist toplumu yüceltecek, parıldayan yönlerini övecek argümanları yok. Bu yüzden, eski şeyleri, yeni diye ortaya sürüyorlar. Siyasi iktidar kitleler üzerinde etkisini yitirince, komünistlerin görüşlerini alıp, içeriğini kendi amacına hizmet edecek şekilde yeniden düzenliyor. İktidar bunu uzun zamandır yapıyor. Muhalefette aynı şeyi daha fazlasıyla yapıyor. Özellikle son günlerde sosyalistlerin, komünistlerin gösterilerde ve birçok etkinliğinde ajitasyon sloganı olarak kullandığı sloganları, atmaya başladılar. Çünkü gerici ve statükocu bir güç olarak, halkı etkileyecek her hangi bir görüşü yok. Ancak gelecek için savaşanlar yeni şeyler söyler. Söyledikleri ezilen ve sömürülen halk kitleleri üstünde etki yaratır.

Burjuva partilerin, komünistlerin sloganlarını nasıl kendi amaçları için kullandığı, halk nezdinde teşhir edilmeli. Burjuva muhalefetin dayandığı toplum bir sömürü ve tahakküm toplumudur. Sınıf ayrımının ve toplumsal eşitsizliğin çok derin olduğu bir toplumdur. Sistem partilerinin, devrimcilerin sloganlarını kullanmaları bu toplumsal sistemin ücretli köleliğe dayandığının üstünü örtmeye hizmet ediyor. Bu yanılsama mutlaka açığa çıkarılmalıdır.

Köhnemiş düzenin yoz partilerinin komünist proletaryanın, komünist şairlerin dizelerini kendileri için kullanmaları, bir gerçeğin altını bir kez daha çizmemizi gerektiriyor. Sloganlar, görüş ve politika devrimci amaçtan yalıtılarak ele alınmamalıdır. Sloganlar devrim, iktidar, toplumun devrimci dönüşümüyle birlikte bir bütünlük içinde ifade edilmeli. Burjuva partileri bundan sonra bize ait değerlere daha çok başvuracaktır. Çünkü, burjuva ideolojisi kriz içinde. Sistem bütün yönlerden teşhir oldu. Bu durumlarıyla, halk yığınlarının isyan ve devrime başvurmalarını engelleyemeyeceklerini biliyorlar. Bu nedenle, kitleleri komünistlerin sloganlarıyla yanıltmak istiyorlar. Böylece aynı zamanda kendi burjuva sınıf özünü gizlemek istiyorlar. Burjuvazinin, burjuva partilerin attığı her adımın sınıf özünü açığa çıkarmalıyız.

Burjuva güçlerin, devrimci komünistlerin değerlerine konması, devrim ve sosyalizmin kitle potansiyelini yanına çekmektir. Sosyalizm fikirlerinin onyıllarca süren mücadeleyle, kitlelerin üstünde nasıl derin bir etki yarattığını biliyor. İşte onlar bu etkiden yararlanmak istiyor.

Devrimci potansiyel, halk demokrasisi ve sosyalizm hedefiyle harekete geçirilmelidir.

C.Dağlı

25 Mart 2025