Devrim, faşizmin bütün pencerelerinden bize bakıyor. Faşizm yıkılışını geciktirmek için saldırdıkça saldırıyor. Başka türlü ayakta kalmaları mümkün değildir; "..çürüyen diş,dökülen et / yıkılıp gidecekler". Bunun için işçi sınıfına, emekçilere, yoksul Kürt Halkına, Alevilere, devrimcilere, komünistlere göz açtırmamaya çalışıyorlar. Sıradan basın açıklamalarına, en ufak hak alma eylemlerine dahi saldırıyorlar.
Bir işçi için kapitalist çalışma koşulları öyle tüketici bir şeydir ki, geriye yalnızca bitkin ve umutsuz bir posa bırakır. Bu koşullarda çalışmanın uzunluğu ve yoğunluğu, yapılan işlerin tek düzeliği, işçi için çalışmayı öylesine eziyete dönüştürür ki, iş saati bittiğinde işçi kendini bir hapisten çıkmış gibi hisseder, dakikaları saniyeleri sayar.
2012 Temmuz Devrimi'nden bu yana iktidarın Kürt halkında olduğu Rojava'nın Afrin Kantonu'na yönelik ilhakçı devletin binlerce asker ve çete ile başlattığı işgal hareketi birinci ayını doldurdu.
Dünya halklarının büyük bir devrimci savaş birikimi var. Tarih boyunca birbirinden öğrenen, deneyimlerini paylaşan halklar, yüzyıllardır bu büyük birikime yeni deneyimler katarak, onu adeta ortak bir miras olarak büyütmekte. Faşist iktidarları veya işgalci orduları yenmek için her biri bu ortak mirastan faydalanmakla yetinmiyor, kendi dehasını da kullanarak, aldığından daha fazlasını da ona geri katıyor.
Kapitalist dünya kriz içinde. Devrimci bunalım derinleşiyor. Ticaret savaşları kızışıyor. Bloklar belirginleşiyor. Dünyanın dört bir yanında devam eden bölgesel çatışmalar ve vekalet savaşları büyük yıkım savaşlarına doğru yol alıyor.