Saldırının başladığının ilk işaretinden çok kısa bir süre sonra tüm tutsaklar, düşmanın bir sonraki hamlesini ayakta beklemeye başlıyoruz. Uzun bir süredir bekleniyordu bu an. Panik yok, kargaşa yok, şaşkınlık yok. Çok kısa bir sürede bütün tutsaklar nerede olunması gerekiyorsa orada hazır. Karşılaşma anını bekliyoruz sabırsız, kararlı… Etrafımız duvarlarla çevrili, duvarın dışında düşman içinde biz. Bir sonraki adım nereden, nasıl gelecek?
Dinci-faşizm her cephede köşeye sıkışmış durumda. Saldırıları güçlülükten kaynaklanmıyor. Siyasi iktidarın saldırılarını bu denli yoğunlaştırmış olmasının temel nedeni dağılan devlet aygıtını ayakta tutma çabasıdır. Onlar bunu "içinden geçmekte olduğumuz kritik süreç", "varlık yokluk sorunu " vb gibi sözlerle açıklıyorlar. Ancak şovenizmi kışkırtarak, vatan-millet-sakarya nutuklarıyla toplumun bir kesimini diğer kesimine karşı açıktan saldırılara teşvik ederek iktidarlarını korumaya çalışıyorlar.
Yaz ayları devrim mücadelesi veren tüm topraklarda olduğu gibi, bizim topraklarımızda da çok sıcak. Hemen her günü, katliamlar, ölüm haberleri ile dolu. Ve devrimimizi bugün bize elle tutulacak kadar yakınlaştıran, ölümsüzleşen savaşçılarımız…
Emperyalist kapitalist sistemin yok ettiği şeyler sadece insanlar, kentler, şehirler değil, doğa ve iklim de hasar görüyor ve dünyayı felaketler kasıp kavuruyor. Son onyılda yaşanan kasırgalar, seller, tsunami ve depremler nedeniyle köyler, kasabalar, şehirler yok oluyor, ölen veya kaybolanların sayısı binlerle ifade ediliyor, maddi kayıplar ise milyon dolarlar...
Bazı kavramlar vardır ki kimin nasıl algıladığına göre değişmez. Ve yine bazı kavramlar vardır ki egemen sınıfların çıkarları uğruna anlamından o kadar saptırılır ki, sonunda karşınızda duran şeyin ne olduğunu ‘çözebilen beri gelsin’ dersiniz. ‘Demokrasi’de olduğu gibi.