Ay kocaman at kara
Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolları
Varamam Kordoba’ya
Mutfakta çay dolduruyorum, içeriden gelen müziğin sesiyle duruyorum bir an, çaya bakıyorum derin bir nefes ve salona doğru yol alıyorum, elimde bardaklar. Göz göze geliyoruz bir hüzün gözlerimizde; ama hiçbir şey konuşmuyoruz. Şarkıya eşlik ediyoruz alçak sesle, sanki birini ürkütmekten korkarcasına ve çay içiyoruz, karanfil kokulu.
“Bu törenler / bu cayırtı / bu koşum saltanatı yalan”... Bayraklarının korku olduğunu cümle alem biliyor. Çok konuşuyorlar; çok korktukları için çok konuşuyorlar... Her yere, herkese saldırıyorlar. İşçilere saldırıyorlar; emekçilere... aydınlara, ilericilere; gençlere, kadınlara, çocuklara... Kürt Halkına saldırıyorlar; zindanlarda tutsaklara... Alevilere, ezilen inançlara, azınlıklara... Akademisyenlere, öğretmenlere; bilimin ışığıyla aydınlanmış tüm beyinlere... Gezi Ayaklanması, bir karabasan gibi peşlerini bırakmıyor; üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen hala onun hıncını çıkarmaya çalışıyorlar; çünkü ne zaman akıllarına gelse uykuları kaçıyor. Yeni bir Gezi Ayaklanması’nın ihtimali bile onları saklandıkları saray duvarları arkasında korkutmaya yetiyor.
Burjuva sınıfın ekonomik ve politik egemenliğini ayakta tutan perçinler tek ek parçalanıp sökülüyor. Burjuva toplumsal düzenin yıkımı, dünyanın hemen her yerinde şu veya bu düzeyde yaşanıyor.
İlk baskısı Ocak 1997'de çıkan Türkiye Tekelci Kapitalizmi ve Yapısal Bunalımın Nedenleri kitabı, genişletilmiş yeni baskısıyla yeniden sizlerle.
Yazarın (Taylan Işık), Türkiye ve Kürdistan’da kapitalizmin günümüze kadarki gelişmesini çeşitli yönleriyle ele alıp incelediği bu eserde ortaya konan şey, kapitalist üretim tarzının 1980’lerden sonra içine girdiği bunalımın geçici değil, yapısal karakterde olduğudur.
Küba ile ilgili anlatılacak ne kadar çok şey var. Bunların hepsini yazıya döksek sanırız gazetemizin sayfaları yeterli olmayacak. Yine de ilginizi çekeceğini sandığım bazı ayrıntıları anlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum.