Seçim parodisi bitti; dinci-faşizmin başındaki adam 25 Haziran sabahında Ankara'da "zaferini" ilan ederken, bunun sahte bir zafer olduğunun bilincindeydi elbette; Osmanlı'dan devraldığı ayak oyunlarıyla ancak bu kadarını başarabilmişti.
İngiltere’de yayınlanan The Guardian gazetesinde “Türkiye seçimleri 2018: bilmeniz gereken her şey” başlıklı bir yazı yayınlandı. Ve dün sosyal medyada epey konuşulan bir yazı oldu.
“Elbet düzen böyle gitmez yıkılır
köklü fidan kesildikçe var olur...”
Aşık Mahsuni Şerif
1971 Mayıs ayı. THKO gerillaları Nurhak’ta. Malatya, gerillanın sırtını verdiği illerden biri. Bir telaşe var dağlarda. Taze ayaklar, yiğit yürekler dolanmakta sırtların yamaçlarında. Henüz bahar, yaz yüzünü yeni yeni gösterecek, buğdaylar kalkmamış daha.
İktidarlarını kaybetmemek için her yerde her şekilde saldırıyorlar; saldırmaya da devam edecekler, ta ki devrim tarafından sonsuza dek ezilip yok edilene kadar..! İşçi sınıfı ve emekçi halklarımızı parlamenter hayallerin peşine takanlar, saldırılar karşısında sessiz kalarak ya da sükunet çağrıları yaparak, saldıranların değirmenine su taşıyorlar. Oysa bugüne kadarki deneyimlerimiz bize bir şeyi fazlasıyla öğretmiş olmalıydı: Faşizm tek bir dilden anlar; örgütlü ve kitlesel şiddet. Faşizm saldırırken kuzu pozuna bürünmek, olsa olsa onları sizi çiğ çiğ yemek için cesaretlendirir; başka bir işe yaramaz. Sorun artık kaçınılmaz bir şekilde konmuştur: Ya kanlı kavgalı savaş ya yok oluş, ya devrim ya ölüm!
Değil Avrupa’da, tüm dünyada bir hayalet geziyor: Komünizm…
Komünizm, sadece bir hayalet olarak değil, kanlı canlı ve güncel olarak sermayenin kabuslarına giriyor.
Devrimci durumun söz konusu olduğunu, hatta dünya devriminin söz konusu olduğunu biz komünistler söylüyoruz.