Tunus, Mısır, Sudan, Irak, Lübnan, Şili, Ekvator, Haiti, Panama, Katalonya, İran... Dünyanın farklı yerlerinde farklı uluslardan, dillerden, renklerden olan ve yürekleri aynı şey için çarpan, aynı istek ve özlemleri paylaşan emekçiler, kadınlar, gençler, işçiler yani milyonlarca insan birçok ülkede sokakları doldurdu.
Okuyucular yazımızın başlığını sadece ilgi çekmek için konulmuş bir yazı başlığı olarak düşünebilir. Ancak bu başlık bugün, iklim için dünyanın çok farklı noktalarında yan yana gelen, harekete geçen, sıranın kendisine gelmesini beklemeden dünyasını, doğasını, geleceğini kurtarmak isteyen binlerce sorumluluk sahibi, duyarlı insanın sloganı haline gelmiş durumda. Yani bu başlık artık sıradan kelimelerin tesadüfen yan yana geldiği basit bir cümleden çıkıp, yaşlı dünyamızın gerçekliğini yüzlerimize vurur hale gelen büyük bir ifade.
31 Mart'ta iptal edilen ve 23 Haziran'da tekrar edilen İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimleri, 23 Haziran/ Pazar günü gerçekleşti. 31 Mart’ta ortaya çıkan sonuç, bu seçimde de benzer şekilde tekrarlandı. CHP’nin başını çektiği faşist İYİ Parti’nin açıkça desteklediği burjuva düzen partisinin adayı İmamoğlu seçimi açık farkla kazandı. Bu sonucu herkes kendi cephesinden yorumlarken, gençliği devrimci saflarda örgütlemeyi hedefleyen, gençliğin ileri kesimlerini simgeleyen bizler sonuçları nasıl yorumlamalıyız?
Sınıf savaşı en acımasız savaşlardan birisi. Bu savaşta iki sınıftan biri hasmının sırtını gerçek anlamda yere getirmeden egemenliğini kuramaz. Dünya genelinde bugün yaşanan her ayaklanma, isyan, kitlesel harekette devrimci güçler sermayenin egemenliğini yıkıp, emeğin iktidarını kurmak için sonuna kadar gitmediği sürece zafer yüzü göremez.
Geleceksizlik, bugünlerde biz gençlerin en çok hissettiği sorunlardan, yaşadığımız toprakların en çıplak gerçeklerinden biri. Her dört gençten birinin işsiz kaldığı, yurtdışı beyin göçünün giderek arttığı, üç milyondan fazla 15-24 arası gencin ne çalıştığı ne de okuduğu bir ortamda, gençlik kendini hayattan kovulmuş, geleceksiz hissetmesin de ne olsun?