En sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyelim. Her konuda olduğu gibi bu konuda da, söylediğimiz iyi hoş, sofistike vb. şeylerin tümü, ilk bakışta “geneline” dair gibi görünüyor olsa da, herkesten önce ve ilk olarak kendimizi bağlar; dolayısıyla da sözlerimizin ilk muhatabı kendimizden başkası değildir. Çünkü herkes için geçerlidir: insan “genel”e dair çıkarımlara ilk önce kendisinden ama daha sonra başkalarından yola çıkarak ulaşır.
“Yıllar bedenime yüzü söylediğinde yüzüm senden ayrılmayacak ve kalbim sana doğru koşarken duracak”
Başörtüsünün anayasal güvence altına alınması teklifiyle, gündeme bir de “ailenin korunması” geldi. Dinci faşist parti lideri, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “sapkın akımlar tarafından giderek daha fazla tehdit edilen aile müessesesini de korumayı hedefliyoruz” dedi ve “bu Müslüman topluluğu birilerine yedirmeyecek”lerini söyledi.
“Unutmadık”... Ne sık kullandığımız bir kavram bu... Unutmayacağımız nice olaylar yaşandı bu topraklarda. Güzel günlerden çok acılar, katliamlar hafızalarımıza kazınan ve unutamayacağımız olaylar... Ancak 19 Aralık zindan katliamı söz konusu olunca, “Unutmadık” bir öfke sözcüğü değil, süregelen acılar silsilesi... 22 yıl önce yaşanan zindan katliamları, bugün de devam ediyor...
Sistem tam bir çöküş aşamasında. İnsan haklarından düşünce özgürlüğüne, demokrasiden fırsat eşitliğine, ulaşımdan ticarete, eğitimden sağlığa, fabrikadan tarlaya, atölyeden bakkala, her ama her yerde tam bir çöküş hakim.