Halkların kolektif belleğidir, özlemleridir, beklentileridir, umutlarıdır söylencelerle, destanlarla dışa vurdukları. Kimi zaman da korkuları, düş kırıklıkları.

Newroz, Kürt halkının binlerce yıllık özgürlük özleminin, özgürlük düşlerinin yansımasından başka nedir ki! Kolektif bir isyan çığlığı, halkın belleğine binlerce yıldır derinden işleyip gelen...

Kişileri yok edebilirsiniz, hem de kitleler halinde. Ama bir halkın kolektif belleğini yok edemezsiniz. Tarihin en karanlık dönemlerinde bile dupduru, capcanlı ayakta kalan şeyi ne öldürebilirsiniz, ne satın alabilirsiniz.

Kimi zaman üzerinde uzun dönemleri kapsayan ölü toprağı olur, iner yerin altına. Ama kökleri o kadar derindedir ki, ilk fırsatta çıkar yer yüzüne, kalkar ayağa. Her defasında bağrından yeni evlatlar çıkartır salar kavgaya. Adı Dehak'tır, Mazlum'dur, Agit'tir, Zilan'dır... sayamayacağımız binlerce ve binlercesidir.

Bu özgürlük tutkusu, bu zulme karşı isyan bilinci yok edilemez! Tarih boyunca egemenler hep aynı yanılsamanın esiri oldular. Zorla, baskıyla, yerinden yurdundan etmeyle, kanla ve katliamla söndürebileceklerini sandılar bu isyan ateşini. Dehaqların hileleri de bitmedi. Baskı, gaddarlık ve ihanet... sandılar ki teslim alacaklar bir gün. Ama yoksul Kürt halkı her defasında o Newzor ateşinin küllerinden yeniden ve yeniden doğmasını bildi. Kimi zaman zindanda "dört kibrit çöpü" olarak, kimi zaman namluya sürülmüş bir mermi...