TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder Taksim'de AKM'de yüzlerce kişinin katılımıyla yapılan törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Florence Nightingale İstanbul Hastanesi'nde 18 gündür tedavi gören ve dün yaşamını yitiren TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Taksim AKM'de saat 11.00'de yüzlerce kişinin katılımıyla yapılan törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Önder, Levent'teki Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'nde ikindi vakti kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedilecek.
Sırrı Süreyya Önder'in bugün AKM'de yapılacak olan anma töreni öncesinde Gezi Parkı polis bariyerleri ile kapatıldı.
Sırrı Süreyya Önder'in cenazesi hastaneden alınarak önce Zincirlikuyu Camii Gasilhanesi'ne götürüldü. Buradan AKM'ye getirildi.
Saat 11.00'de yapılacak tören için siyasi partilerden demokratik kitle örgütlerinden sendikalardan temsilciler ve yüzlerce kişi AKM önünde bir araya geldi.
Önder'in cenazesi Türk bayrağına sarılı bir tabut içinde Atatürk Kültür Merkezi'ne getirildi.
Önder'in naaşını salondakiler ayakta karşıladı. Salonda "Yaşasın Halkların Kardeşliği", "Şehit Na Mirin", "Barış Hemen Şimdi", "Önder Sana Sözümüz Barış Olacak" sloganları atıldı.
Bu arada salon tamamen dolduğu için AKM girişinde ve önünde de yüzlerce kişi cenaze töreni bitinceye kadar bekledi. "Uğurlar olsun Barışın Elçisi", "Ezilen Halkların Yoldaşı Barış Kavgan Omuzlarımızda" yazılı pankartlar açıldı. Alkışlar eşliğinde yerleştirilen naaşının yanınde bir süre Önder'in kızı Ceren Önder Kandemir, kardeşi Ali Önder ve yakınları bir süre tabutu önünde bekleyerek vedalaştı.
Törende ilk olarak Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir konuştu. Babasının tedavi sürecinde ve cenaze için gelenlere teşekkür eden Kandemir, ne zaman bir şey yazsa ne zaman canı sıkılsa babasını arayıp konuştuğunu aktardı. “Onunla biz tek bir kişi gibiydik çünkü yazdıklarımı sanki kendime okur gibi okurdum. Ona okurken hatalarımı görürdüm. Ona geçen hafta bir mektup yazdım onu size okumak istiyorum. Şimdi ona sesli okuyorum, beni duyduğunu biliyorum baba” diyerek sözlerine başlayan Kandemir, babasına yazdığı mektubu okudu.
Kandemir’in okuduğu mektup şöyle: "Baba hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor şimdi. Ürkütücü bilinmezliklerle dolu. Daha önce hiç duymadığım bir şeyi senden duyma ihtimalimin kaybolduğu, mavarasız. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kabusum, zaafım, burnumdaki sızı, yutağımdaki yumdur, karın ağrımdı. Öyle iyi, öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün, udun ses, bir çırpıda ezberde okuduğun şiirler, günde beş kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi heyecanla çıktığımız kahveler. Evlere sığamayışın, kimseye kıyamaman, iyiliğe üşenmeyen, kimseye gücenmemen, kalp kırmaktan bile daha çok korkman birinin onurunu kırmaktan…
"Kızmak İstiyorum Kızamıyorum"
Baba kalbim kırık diye arardım. Baba grip oldum, öksürüğüm geçmiyor, kedim öldü, aşık oldum, baba uyku tutmadı… Ben babalığına çok doydum şimdiye kadar verdiğin tek bana değil oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayıncaya kadar doyurdun beni ama dostluğuna doyamadım. O dostluğa doyulur mu? Şimdi öfkelenmek istiyorum. İki hafta sonra barış protokolü imzalanacak sonra rahatız, ameliyatta olacağım. İki haftada ne olacak demene kızmak istiyorum. Açlık grevlerine, cezaevlerine, işkencelere… Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum, yapamıyorum. Bana Kandıra Cezaevi’nden gönderdiğin bir mektup yüzünden kızamıyorum.”
"Öfkeni Nereye Sakladın Ben Hiç Görmedim"
“'Gidecek yolu olmayan, bir amacı olmayan ama hep yanında olmayan bir babayı sen istemezdin' demiştin. Şimdi gitmek zorunda olmamanı istemez miydim. Sana öfke duyanlar için 'yoksulluğun ve yoksunluğun öfkesi bu sakın içinde nefret biriktirme' diyordun. Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın ben hiç görmedim. Herhalde kalbine. Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kaza almadan, kimseden bir şey istemeden borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Giderken neşemin birazını Can ve Yasin’e bırakarak ama rengin tamamını alarak, sana doyuncaya kadar sevgi verebildim. Her gün söyledim sevdiğimi, doyuncaya öptüm kokladım. Şimdi tüm renklerim de senin olsun. Gerçi sen orada da dostlarını bulursun.”
"Artık Dinlen Turna Kuşum"
“Artık dinlen turna kuşum biz iyi olacağız. Çocuklara hep seni anlatacağız. Şakaların ağzımızda eğreti dursa bile taklit etmeye çalışacağız. İçimde tam tarif edemediğim bir huzur var şimdi. Artık mücadele etmek zorunda olmamanın verdiği huzuru. Seni ayakta son gördüğümüz gün bize bir poşet portakal ve bir kutu yumurta vermiştin. Can için daima bir tane mandalin ve bir cebinde fıstık ezmesi taşımanı. Teneke kutulardaki ballara ve dinlenme tesislerine olan özel ilgini hiç unutmayacağım.
"Tutmadığın Sözün Yoktu. Gittin mi?"
Seni ayakta gördüğümüz son gün arabaya binmeden önce bize söylediğin son cümle kulağımı tırmalıyor şimdi. ‘Cano’nun düğünün görmeden gitmeyeceğim’ demiştin. Tutmadığın sözün yoktu. Gittin mi? Barışı görmek istiyordun. Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum ama hastane koridorundaki sınıfsız, bayraksız, umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın. Bana güzel sesinle okuduğun dizelerle…”
"Seninle Gurur Duyuyorum"
“‘Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın. Ama hiçbir rüzgar dolduramaz boş kalan yerini, bir yaşamdan ötekine birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde.’ Seninle gurur duyuyorum."
"Sevene De Sövene De Selam Olsun Derdi"
Sırrı Süreyya Önder'in kardeşi Ali Önder, "Hiçbir malım mülküm yok. Ceren'e yaşanılabilir bir ülke bırakmak istiyorum. Siyasete giriş gerekçesi bu oldu. Kendisi burada olsaydı 'Sevene de sövene de selam olsun' derdi" dedi.
"Senin Hikayen Bu Coğrafyada Yaşayan İşçilerin Emekçilerin Hikayesiydi"
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, her düşünceden, fikirden, dilden insanın barış elçisi olan sevgili Sırrı Süreyya Önder'i sonsuzluğa uğurladıklarını ve hastaneydeyken Türkiye'de bütün halklar bir şifa nöbetinde olduğunu söyledi. Hatimoğulları "Senin hayat hikayen bu coğrafyada yaşayan işçilerin, emekçilerin, kadınların hikayesiydi. İşte ondan bu kadar derindir yürek acısı. Bu topraklarda bedel ödeyen herkese sözümüz, bu sefer barış mutlaka olacak. Güle güle değerli yoldaşımız, seni asla unutmayacağız.”
"Bu Ülke İnsana Senin Gözlerinden Bakacağız"
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan “Sırrı barış mücadelesi yürütüyordu ama artık barışın simgesidir. Sırrı başkan gibi bir söz ustasında konuşmak çok zor, affınıza sığınıyorum. Yetiştiğin toprak ve anlattığın hikayeler kadar köklüydü mücadelen. Sen bir tek insan acı çekmesin diye kendini barışa adadın. Barışa ulaşmak için adaları, dağları, kentleri aştın. Sana söz Sırrı, barış kazanacak. Sen şimdi gözlerini kapattın ama biz bu ülke insanına senin gözlerinden bakacağız. Uğurlar olsun yoldaşım. Sana söz biz bu ülkeyi yarım bırakmayacağız.
"Yerini Dolduramayacağız"
Oyuncu ve senarist Levent Kazak ise “Tarihi ne kadar iyi bildiğini, Türkçeyi ne kadar iyi kullandığını, barışa olan inancını, kendine yetmeyen kalbini herkesle nasıl paylaştığını, mizahı birleştirici bir güç olarak nasıl kullandığını her şeyi tek tek anlatılacaklar. Ölümlerde bırakılan şeyler olur, arkada. Çok zor biliyorum ama. Bitirilmemiş davalar olur, sözümüz var olur. Senaryoları, hikayeleri, çekmek istediği filmler yarım kaldı, yapacak bir şey yok. Alışacağız, dolduramayacağız yerini. Çok özleyeceğiz, hayatımıza kattığı tüm güzellikler için ona teşekkür edeceğiz” dedi.
Önder'in kızı Ceren Önder Kandemir'in isteği üzerine Sırrı Süreyya Önder'in en sevdiği türkü olan Allı Turnam dinletildi. Yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen AKM'deki törenin ardından Önder, Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'nde ikindi vakti kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedilecek.