< "Milyonlarız Tutsak Olmayız!"

HDK ve bileşenlerine yönelik operasyonlara ve Kent Uzlaşısı'nın hedef alınmasına ilişkin İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri, "Milyonlarız Mahkum Olmayız" şiarıyla Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önününde basın açıklaması gerçekleştirdi.

"Milyonlarız Mahkum Olmayız" yazılı pankart açıldığı eylemde " Saray İktidarı Yenilecek", "Baskılar Bizi durduramaz", " İş, Ekmek, Özgürlük Mücadelemiz Engellenemez" yazılı dövizler taşındı.

"Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz", "Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek", " Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak", "Faşizme Kaşrı Omuz Omuza" sloganları atıldı.

Basın açıklamasına HDK Eş sözcüsü Meral Danış Beştaş, DEM Parti Milletvekili Celal Fırat, EMEP Milletvekili İskender Bayhan, EMEP Genel Başkanı Seyit Arslan, DEM Parti İstanbul Eş Başkanı Çınar Altan, Barış Anneleri, aralarında Mücadele Birliği Platformu'nun da bulunduğu devrimci örgütler, demokratik kitle örgütleri siyasi partilerden çok sayıda kişi katıldı.

"Savaşlara, Doğa Katliamına, Hak Gasplarına, Baskı Ve Tutuklamalara Rağmen Direniş Susmuyor"

Basın açıklamasını İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan Yağmur Yurtsever "Sömürü ve baskının ağırlaştığı, ekmeğimizin git gide küçüldüğü, savaşların, kıyımların, doğa yıkımlarının kapladığı ama yaşamın ve direnişin susmadığı bir dönemden geçiyoruz. Açlık sınırının 3’te 1’i etmeyen bir asgari ücretin işçi ve emekçilerin genel ücreti haline geldiği, patronlara ödül verir gibi grevler yasaklanırken, örgütlenme hakkımızın saldırıya uğradığını, sendika yöneticilerinin tutuklandığını, örgütlü ve direnen emekçilern işkenceye maruz kaldığını birlikte görüyor, bu koşullara birlikte direniyoruz" diyerek sözlerine başladı.

"Suriye'de Tüm Toplumsal Kesimlerin İradesini Yansıtan Bir Yönetime İhtiyaç Var"

Bölgenin bir emperyalist paylaşıma konu olma eşiğine geldiğini Gazze’de tanık olunan Siyonist soykırımın ardından yeni düzenlemelerin gündeme getirildiği koşullarda, işgaller ve halklara yönelik saldırılar sürerken, Suriye’de “devrik Esad yönetimine bağlı güçlerle çatışma” adı altında Arap Alevi halkını hedef alan toplu kırımlar uygulandığını belirten Yurtsever, "Yeni bir soykırım tehdidinin varlığı, Suriye’de tüm halkların ve toplumsal kesimlerin iradesini yansıtan bir yönetim oluşturulması ihtiyacının yakıcılığını artırıyor" dedi.

Kardeşlikten, çatışmasızlıktan, demokrasinin genişlemesinden söz edilirken sivilleri de hedef alan sınır ötesi operasyonların devam ettiğini, cezaevi kapasitesinin genişletildiğini, savaş ve barışın bir arada konuşulduğunu ve birbirine karıştırıldığını belirten Yurtsever, Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın açıklanmasından birkaç gün önce, barışa, onurlu, eşit, özgür koşullarda birlikte yaşamak konuşulurken siyasal düzenin yıllardır kullanılan araçları arasında yer alan yargı operasyonlarına bir yenisinin eklendiğini ve 30 kişinin tutuklandığını hatırlattı.

Tutuklananların emek, barış ve demokrasi mücadelesine şahit olduklarını ve sahiplendiklerini vurgulayan Yurtsever, tutukluların, ev hapsi ya da adli kontrolle serbest bırakılanların yanı sıra binlerce kişinin yer aldığı soruşturma dosyalarından söz edildiğine dikkat çekti.

Suçlanan, suçlu gösterilmeye çalışılanın ise Halkların Demokratik Kongresi olduğunu ifade eden Yurtsever, 2011 yılında yapılan genel kurulla siyasal partilerin, emek, kadın, gençlik, ekoloji örgütlerinin, yöre ve kültür derneklerinin, halk ve inanç topluluklarının ve bağımsız bireylerin kimliklerini, varlıklarını, ayrımlarını koruyarak bir araya geldiği bir ortak zemin olarak kuruluşunu ilan eden HDK'nin her çalışmasını açık alanda, tüm katılanların eleştirisine, denetimine, katkısına ve katılımına açık olarak sürdürdüğünü belirterek "Tutuklanan ve tehdit edilmek istenen gazeteciler, sanatçılar, akademisyenler, feministler, sosyalistler, barış ve demokrasi savunucularıdır. İçinde bulunduğumuz dönemi demokratikleşme haline getirecek ve halklara soluk borusu olacak mücadeleyi sahipleniyoruz" dedi.

"HDK Türkiye’de Kürt sorunun demokratik çözümünü uluslararası katılımlı, kamuya ve basına açık, canlı olarak yayınlanan bir konferansla tartıştığı için mi yargılanmak isteniyor?" diye soran Yurtsever 15 yıl boyunca hiçbir etkinliğine suç yüklenemeyen HDK’nin bugün bir bütün olarak yasadışı ilan edilmesini açıklayacak hiçbir hukuki gerekçe bulunmadığını ifade etti.

Gezi Ayaklanması ve Kobanê davaları olmak üzere daha önce de birçok benzeri yaşanan olayların, siyasal yargı operasyonuyla yasadışı ilan edildiğini söyleyen Yurtsever, olayların tümünün, başlı başına ifade, toplanma, gösteri ve örgütlenme özgürlükleri olduğunu vurgulayarak "Bu özgürlüklerin ancak gerçekten kullanılıncaya kadar var olduğu ilan ediliyor. Seçilmiş yerel yöneticilerin yerine kayyımlar atayarak, kent uzlaşısıyla seçildi diye yerel meclis üyelerini hapse atarak seçme ve seçilme hakkına sınırlar çizmeye kalkıldığı gibi, şimdi bir kez daha siyasi faaliyete yasaların çizmediği sınırlar çizmeye kalkılıyor" diye konuştu.

"Muhalefet olmasın, olacaksa herkes kendi yerinde dursun, siyaset yapılacaksa siyasetçiler yapsın, ekmek diyen özgürlük demesin, yağmaya karşı doğayı savunanlar savaşa karşı barışı savunmasın, halkların ezilmesiyle kadınların ezilmesinden aynı yerde söz edilmesin, işçi olarak yaşadıklarımızla Kürt olarak yaşadıklarımız aynı yerde konuşulmasın istiyorlar" diyen Yurtsever, tam da buna karşı hangi örgütten, hangi mücadele alanından, hangi çatıdan olursak olalım, bugün “HDK biziz!, Milyonlarız, Tutsak Olmayız!!” dediklerini vurguladı.

Gezi davasının, Kobanê davasının, tüm diğer kumpas davalarının tutsaklarıyla birlikte HDK’yle ve HDK’li olduğu için tutuklanan arkadaşlarıyla dayanışma içinde olacaklarını belirten Yurtsever emperyalizme, sömürgeciliğe, yayılmacılığa ve işgallere karşı halkların barışı ve emeğin, ezilenlerin siyasal gücünün arttığı bir demokrasi için birlikte mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Basın açıklaması açıklamaya katılanların da kısa konuşmalarının ardından sloganlarla sona erdi.