İki dünya, emeğin dünyası ile sermayenin, sömürücülerin dünyası; sosyalizm ile kapitalizmin dünyası; ezilen, sömürülen, yaşamdan kovulan yüzmilyonlarca insan ile bir avuç asalak burjuvanın dünyası savaşıyor.
Savaştaki bir devlet, aynı noktayı tekrar tekrar neden bombalar ve örneğin bir kilometre başına otuz üç ton bomba yağdırır? Sadece, düşmanı yok ettiğinden emin olmak için mi? Elbette değil.
Bu söz, savaşın daha ilk günlerinde burjuva medyada dillendirilen bir gerçekliği ifade ediyor. Bir itiraf bu. Sermayenin devasa propaganda aygıtının başarısızlığının itirafı.
Büyük ve yıkıcı bir savaşa doğru mu gidiyoruz? Siyonist İsrail hükümetine ve İsrail devletinin eski yöneticilerine bakılırsa durum buna işaret ediyor. Büyük ve yıkıcı bir savaş peşindeler. Çünkü varlıklarını bu büyük savaşa bağlı görüyorlar.
Yakın zamanlara kadar kimi yasal siyasi parti ve çevrelerden “faşizme geçit yok” sloganını sık sık duyardık. 70'li yılların bitmez tükenmez tartışma konusuydu. İspanya’dan, Franko faşizmine karşı verilen mücadeleden kopyalanmış bir slogandı. Ordusuyla Fas üzerinden Halk Cephesi hükümetini yıkmaya gelen Franko'nun Madrid'e girişine müsaade edilmeyeceğini anlatmak için kullanıldı bu slogan.