Sık sık deriz ya, hatırlamak bir görevdir diye. Şüphesiz böyledir. Çünkü unutmak, insanın sadece kendisine değil, topluma da bir ceza ve hatta ödetilen ağır bir bedeldir.
Emekçi haneler, kelimenin gerçek anlamında açlık ve yoksulluk yangınıyla kavruluyor. Geçim derdi değil, yaşam derdi, yaşama tutunma derdi var artık işçilerin, işsizlerin...
Hayata tutunabilmek, çocuklarını hayatta tutabilmek sorunuyla karşı karşıyalar.
Bakmayın cümlesinin afra tafrasına. Her biri astığım astık, kestiğim kestik havasında caka satıp duruyor. Her biri kibir abidesi!
54 yıl önce, işçi sınıfı 15-16 Haziran günlerinde İstanbul sokaklarında eyleme geçerken, biliyor muydu bunun kısa süre içinde tüm ülkeye yayılacağını ve ayaklanmaya dönüşeceğini?
Biliriz bu faşist iktidar ve devlet varlığını ancak zor yoluyla sürdürüyor. Yok heybesinde şiddetten, baskıdan, zulümden başka bir şey.