ŞİKAGO MEZBAHALARI
“Felsefe sahipleri/ köle kaygusu çekmedikleri için/ ekmek yapmıyorlardı/çünkü kölelerini / felsefe veriyordu onlara... “ diye sesleniyordu Melih Cevdet, Defne Ormanı şiirinde. Büyük bir berraklık ile önümüze döküyordu tarihi, köleler, sahipsiz felsefe, büyük insanlık... Mineapolis’te ateşe verilen polis karakolu binası, kölelerin, sahipsiz felsefenin, büyük insanlığın üzerine ışık düşürüyordu.
HDP milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ile CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun vekillikleri meclis denilen toplantı yerinde alınan kararla hızlıca düşürüldü. Bu yazı yazılırken twiter’da #MeclisteDarbeVar tagı almış yürümüştü. Meclis’ten bekçiler başta olmak üzere daha birçok konuda hukuki düzenlemeler içeren yargı paketi de jet hızıyla geçti.
Son zamanlarda sıklıkla sorulan bu soruyu The Economist dergisi 16 Mayıs tarihli haftalık baskısının kapağına taşımış.
Corona virüs (Covid-19) dünyanın bir çok ülkesinde dini merkezlerden, ibadet yapılan yerlerden yayıldı. Güney Kore’de bir kiliseden çok fazla kişiye bulaşarak yayıldığı tespit edildi. Fransa’da değişik bölgelerdeki koronavirüs hastalarının nerelere gittiği araştırılınca, 1200 kişinin bir kilisede toplandığı sırada koronavirüs bulaştığı ve buradan ülkenin her yanına yayıldığı anlaşıldı.
(...)
Türkiye ve Kürdistan’ı etkisi altına alan salgın hastalık, yarattığı ve ilerde daha da ortaya çıkacak sonuçlarla sınıf ilişkilerinde, iki ülkenin emekçi sınıflarının durumunda; burjuva sınıfın, faşist devletin ve dinci faşist iktidarın koşullarında büyük bir değişikliğe yol açmıştır. En özet haliyle söylemek istersek, salgınla birlikte ekonomik ve politik krizin derinleştiğini, derinleşmeye de devam ettiğini, faşist devlet ve dinci faşist iktidar saflarında keşmekeşin, dağınıklığın, ne yapacağını bilememe halinin hüküm sürdüğünü; iç çelişkilerinin keskinleşerek sürdüğünü söyleyebiliriz.